top of page

Türk hukukunda haksız rekabet

“Rekabet”, liberal ekonomilerin belki de en önemli kavramı.



Serbest piyasa ekonomilerinin benimsendiği ülkelerde devlet, bahsedilen sorunları ve mağduriyetleri önlemek amacıyla hukuki müdahalelerde bulunmak zorunda kalmıştır .Ekonomik şartlardaki gelişmeler ve bunun bir yansıması olarak satış, reklâm ve benzeri yöntemlerin hızlı bir şekilde değişiklik göstermesi yeni haksız rekabet hallerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Türk hukukunda haksız rekabet, bir şirketin veya kişinin, başka bir şirketin veya kişinin haklarını veya ürünlerini, hizmetlerini, markalarını, ticari sırlarını, ticari itibarını veya patent haklarını açıkça ya da dolaylı olarak zedeleyen veya bozan davranışlarını ifade eder. TTK’nın 54. maddesinde, “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar” olarak tanımlanmış ve hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir. Haksız rekabetin olabilmesi için gerekli unsurlar olan ekonomik rekabetin varlığı ve dürüstlük kurallarına aykırılığın olmasıdır.

Ayrıca, haksız rekabet Türk Borçlar Kanunu’nun 57. maddesinde de düzenlenmiştir. Hükme göre “gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini isteyebilir.” TBK’ya göre bir fiilin haksız rekabet sayılabilmesi için iki şartın gerçekleşmiş olması gerekir. Bunlardan birincisi, gerçek olmayan ilanların yapılması ya da dürüstlük kuralına aykırı hareketler; ikincisi ise bu fiillere maruz kalan kişinin müşterilerinin azalması ya da müşterilerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmasıdır.

Haksız rekabet davası açabilmenin koşulları: Haksız rekabet davası açılabilmesi için iki koşul aranmaktadır. TTK’nın 56. maddesinde haksız fiil için bir zararın ve zarar tehlikesinin varlığının gerektiği öngörülmüştür. Haksız rekabetin varlığının bir koşulu olarak Yargıtay illiyet bağının bulunmasını da aramaktadır.

Haksız rekabet halinde gerçek ve tüzel kişilerin cezai sorumluluk halleri ise TTK’nın 62 ve 63’üncü maddesinde hüküm altına alınmıştır. TTK’nın 62’nci maddesine göre; gerçek kişiler bakımından iki yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası olarak öngörülmekle; yaptırım seçimlik olarak belirlenmiştir.


Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.




bottom of page